ALİ SEYMEN
Em. Kr. Plt. Alb.
TESUD Bakırköy
Date: 11.07.2024

HELICOPTERS IN CYPRUS PEACE OPERATION

Kıbrıs harekatındaki başarımızın sırrı aslında  aşağıdaki satırlarda saklıdır.

Bir babadan oğula er mektubu; “Yüksek bir Türk  gencine takdimimdir. Oğlum, sen bizi merak etme, düşünme, kardeşlerin var. Biz  seni muharebeye gittikten sonra kayıttan sildik, geriyi düşünme. Kıbrıs’ı
almadan, Makarios’u öldürmeden gelme.”

Çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar ürpertici bu cümleler  ancak ve ancak “ Size ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal’in Ulusunun  fertlerinden beklenirdi.

AYŞE TATİLE ÇIKIYOR

İlk çocukluktan sıyrıldığımız, 15 li yaşların uçarı,  ele avuca sığmayan 1974 mayıs günleri. Ortaokul bitirme sınavlarından sonra bir  yanda ilk yaz akşamlarının dayanılmaz hafifliği ve öte yanda Kuleli sınavları.  Ajans haberleri her akşam yaklaşan Kıbrıs Harbi’nin ayak seslerini duyuruyor.  “15 liler gidiyor” türkülerini hatırlatırcasına, Şanlı Ordumuza katılmanın  heyecanı içindeyken, tarihler 20 Temmuz 1974 ü gösterdiğinde AYŞE TATİLE  ÇIKIYORDU.

TARİH YAZANLAR

20 temmuz 1974 sabahı, müşterek harekat için, Girne  sahillerine kapak atan gemilerden inen askerler, uçaklardan Kıbrıs topraklarına  atlayan paraşütçü komandolar, verilen hedefleri tek tek yok eden jetler,  Kıbrıs’ın dört bir yanında milis kuvvetler, öte yanda Beşparmak dağlarının  ardına uçar birlik harekatı yaparak, sabahtan akşama kadar, Anavatan’dan,  Yavru Vatan’a komando tugayını taşıyan, 75 helikopterin pilot ve teknisyenleri,  bir tarih yazmanın gurur ve onuru içindeydiler. Bu onuru Türk Ulus’una da yaşattılar.

TAYİN EMRİ

Gece karanlığın en yoğun olduğu saatlerde 17 temmuz  1974 03:00 civarlarında kapı zili çalmış ve askeri görevli bir zarf  getirmiştir. Zarfın içinde tayin emri ile yeni birliğine katılması  emredilmektedir. Çocuklar uyusa bile, eşin de uyanmış, gurur ve hüzünlü bir  telaş yaşanır olmuştur. “Yolcudur abbas yerinde durmaz.” sözünden hareketle  artık ufak bir çanta hazırlamak ve yüzyıllardır bu topraklara can veren, kan  verenlerden olmak için yollara düşmek kalmıştır.

HELİKOPTER BAŞI

Harbe gitmek; bekar isen baba evinden ayrılmak,  annenin boynuna sarılmak veya evliysen yataklarında masumane uyuyan bebeleri  usulca öperek, gözü yaşlı eşine elveda demek nasıl bir duygudur, Ama  yüzyıllardır bu ve buna benzer manzaralar çokça yaşanmıştır bu topraklarda.
Artık “gidip te dönememek, dönüp te görememek” sözü hatırlanacak, yollara  düşülecek, helikopter başı yapılacaktır.

Ve nice destanların yazıldığı bu topraklarda yeni  destanlar yazılacaktır.


KIBRIS SEMALARINDA HELİKOPTERLER


Yer; İstanbul, Konya, Erzincan ve Ankara

Toplandı pilotlar, teknisyenler gözleri kara

Aldılar, getirdiler 75 helikopter

Mersin tarlalarına indiler, beşer-on beşer


Uyku tulumlarını serdiler çelik kanatlara

Gözler yarı uyanık, yarı uykuda

Gökte yıldız ve ay, belki de dolunay

Bitmeyen gecenin sabahında


Şafak vakti hazırdı helikopterler

Namluya sürüldü mermiler

Komandolar bindi birer birer

Sandık sandık cephaneler

Kapılarda makinalı tüfekler

"İlk hedefiniz Akdeniz" demişti Ulu ÖNDER


Arşa uzandı motorların gürültüsü

Toroslarda yankılandı pervanelerin sesi

Havalandı 72 döner kanat ardına bakmadan

Toz bulutuydu geride kalan


Akdeniz’de bir ada

Kurtarıcılarını bekler orada

Akdeniz sessiz mi sessiz o sabah,

Akdeniz gebe, Akdeniz mavimi mavi

Ve mavinin bütün tonları

Deniz mavi, gök mavi, uçan kazlar misali

Savaş düzenin timsali


Göründü beş parmaklar birer birer

Bir yangın yeriydi her yer

Yavuz plajında gemiler

Sahillerde askerler askerler askerler


Düşman her yerde, düşman pusuda

Düşman saldırmakta uçaksavarla, havanla

Paraşütçüler dağın öte yanında

Yaklaşıyor 72 helikopter büyük bir hışımla

Yıldırım misali Boğazdan geçtiler

Beş parmakları ortadan deldiler

Bozkırın ortasında Kırnı’ yı gördüler

Kapıda makinalı tüfekler

İndiler, indirdiler


Bir yanda Ana Vatan, bir yanda Yavru Vatan

Köprüler kurdular, gittiler geldiler

Sağdan soldan geçti mermiler, roketler

Tuzdan kaskatıydı üzerindekiler.

Geliyor işte sonunda

Muhteşem zafer.


Yazının başında kendisine mektup yazılan er geriye döndü mü  bilinmez. Ama Kıbrıs’ta Türkün esaretini ve bir kısım topraklarımızı  kurtardık. Makarios’ta Malta’ya kaçtı.

Bir çok helikopterimiz isabet almasına rağmen  anavatana sağ salim dönmeyi başardı.

Sonuçta 498 şehidimiz var. Şehitlerimiz içinde nice  erler, onbaşılar, çavuşlar, başçavuşlar, teğmenler, üsteğmenler, yüzbaşılar,  binbaşılar ve Albay Karaosmanoğlu'lar var.


TÜRK HALKININ DUYGULARI


Ya Türk halkının duyguları onları da yazmadan  geçemeyiz. İşte O günlerin Türk Halkı:

TREN İSTASYONLARINDA UĞURLAMA

Anadolu’nun dört bir yanından katarlara yüklenmiş  tanklar, toplar, askerler Mersin’e doğru yollara düştüğünde manzara şudur;

-İstasyonlar da halk toplanmış trene canlı canlı  hayvanlar ile birlikte kasalarla sebze, meyve ve ekmek yüklüyorlardır. Mahşeri  kalabalıklar askerleri dualarla uğurluyorlardır.

Akan sadece gözyaşıdır.


NUR YÜZLÜ İHTİYAR


-Mersin’de tankları çalıştırıp gemiye binmek üzereyken  yaşlı, beyaz sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar, komutanın ellerine sarılarak”  Kumandan oğlum beni de gemiye bindir Kefere Yunan’la ben de savaşayım..”  dediğinde komutan kendisinin ellerinden öperek “Daha biz ölmedik, sen merak  etme. Haklarından geleceğiz” der.

Akan sadece gözyaşıdır.


BALYA'LI  AHMET


Balya'lı/Balıkesir er Ahmet, Kıbrıs için kalkışta  olan bir helikopterin yanına gelir. Yalvaran gözlerle  “Komutanım beni de  helikoptere alsana” der. Pilot Aydın EHLİDİL cevaben  “Evlat helikopter dolu,  bayram yerine değil savaşa gidiyoruz, biraz bekle, seni bundan sonraki uçuşa  alırız, acele etme.” fakat Balya'lı Ahmet pes etmez. “ Komutanım beni almadan  gitme. Ben seninle geleceğim. Hemşerim de burada” diyerek helikopterdeki bir  askeri gösterir. Pilot Aydın EHLİDİL “İndirin cephane sandığını, haydi bin bakalım
der.” Balya'lı Ahmet buna çok sevinir. Pilot Kıbrıs rotasında arkaya dönüp  baktığında Balya'lı Ahmet hemşerisinin omuzuna başını koymuş, elinde sıkı sıkı  tuttuğu tüfeğiyle uyumuştur bile.

Akan sadece gözyaşıdır.


HATÇE NİNE


Bakıma muhtaç, gönlü zengin Hatçe nine vardır.  Silifke'de pilotlara 3 paket birinci sigarası getirir. “Bu cigaraları askerlere  ver benim de onlara yardımım olsun” der. Pilot Aydın Ehlidil “Ne gereği vardı  Hatçe nine, niye masraf yaptın” deme gafletinde bulunur. Bunun üzerine Hatçe  nine büyük bir hiddetle “Bacak kadar boyunla, bana akıl vereceğine bunları  askerlere ver yarın geldiğimde vermezsen öteki dünyada iki yakam elimde olur.”  der.

Akan sadece gözyaşıdır.


TAKSİ ŞOFÖRLERİNİN YARIŞI


-Harekatın ilerleyen günlerinde yaralı askerlerimizin  Adana’ ya tahliyesi 4 UH-1 helikopteri ile yapılır. Adana havalanı çok sayıda ambulans ve  ticari taksilerle doludur. Ağır yaralılar ambulanslara, hafif yaralılar ticari  taksilere bindirilir.(Bu arada ticari taksiler kendi istekleri ile havaalanına  koşmuşlardır.) Helikopterden son yaralı asker, taksi ye verilirken taksi şoförü “  Rabbim bana bu görevi nasip etti” diye ağlıyordur. “Sağol sağol komutanım” diye  pilotun eline sarılır. Süratle hastaneye doğru yol alır. O esnada hemen  arkasındaki şoför “ Bana da yok mu?” diye dövünüyordur.

Akan sadece gözyaşıdır.


Şüphesiz harbe katılan erinden generaline herkesin  ayrı bir hikayesi vardır. Kimbilir daha anlatılacak veya anlatılmış neler  neler vardır.


1982 yılında ilk tayin yerim 50 nci piyade Alayı 1 nci  P. Tb. Yılmazköy / Türkeli’ de geçirdiğim 1.5 yıl aklıma geldi. Ne mutlu ki,  bize emanet edilen Kıbrıs’ta, tayin olan tüm subay, astsubaylar gibi görev  yapma, karakollarında düşmana karşı nöbet tutma şansı elde ettik.


Anılarını paylaşan, O günlerde yzb rütbesiyle UH-1  helikopterinde Kıbrıs semalarında uçan komutanımız, büyüğümüz 1962 KHO mezunu  Sayın Aydın EHLİDİL’e çok teşekkür ederim. Ben de bu anlatılanları hikaye

etmeye çalıştım.

Bu topraklar için, toprağa düşmüş kahramanları  saygıyla, rahmetle, minnetle anıyor, Gazilerimize de uzun ömürler dileriz.


Ali SEYMEN
aliseymen81@yahoo.com